1 Aralık 2010 Çarşamba

Yar

Yağmur olsam süzülsem yarin dudağından
O dem kızıl alevle kanar ellerim

Bulut

Ne zaman dokunsam bulutlara
Dağılıveriyorlar
Ne zaman okşasam onları
Yağmur yağıyor

Kış

Sevin beni incitmeden... Müzik alsak ya nefes yerine, şiir versek ardından... Uyuyup kalsak papatya tarlasında yıldızları avuçlarımızın arasında tutarak... Kış gelse, kardanamdamlara sarılarak ısınsak hoş olmaz mı?..

Homo Sapiens

Münzevi tebessümlerin Platon felsefesindeyiz; koniçiva. Homo sapienslerin ayrı ıraklara ayrılmasının hiçbir hoş yanı yoktur, zaten şuncağızcık aklı olan 6 milyar tanecik canlıyız. Elfeleri de sevelim; sahi bir paralel evren vardı gitsek ya oraya. Haydi zaman makinesi yapalım, madde formunda kalamasak da olur.

Kelebek

Çarpık yapılaştı düşüncelerimiz gökkuşağı masalları ışığında. dünya bataklığında ulaşılabilen tek yer Jules Verne'in hayal gücü. Açılan kapıların eşiğidir yalnızca yalnızlık. Vurdumduymaz yardım elleri kırar serçenin kanatlarını. Bulut bulut ölür insanoğlu; ama yağmur yağmur doğan sadece egodur. Kelebekleri sevelim, onlar bizi sevmeye vakit bulamadan mezar taşlarına düşecektir gölgeleri akbabaların.

S.O.S.

Hiç bulunmak için arandınız mı gökyüzünün kanlı sayfalarında? Güldürmeye teşebbüsten tutuklusunuz bayım! Nöronlardan daha değerli değildir o tartıdakinin ederi. Alırsın avuçlarının arasına kızıl nehirleri, toprağa ayak basan ilk insan olmanın gururnu yaşarsın; bu dünya için de küçük bir adım olur. Kutup ayıları her gün yeniden iletişim kurar: Houston Houston, mayday mayday, break break ... --- ...

Özlem

Şaşarım gözlerinin böyle güzel olmasına
Alırım ellerini düşlerime usulca
Özlerim kokunu her nefeste
Ölürüm her gece yeniden bir sonraki sabaha